Türkiye iyiden iyiye seçim sürecine girdi ve heyecan dolu maraton için koşmaya başladı adaylar. 1 Kasım'da sona erecek bu yarış için şimdiden çevre ve gürültü kirliliği arttı ama sabredeceğiz. Genel seçimin gerekliliği düşünerek; sabredeceğiz tantanalara.
Her seçim sürecinde olduğu gibi, bu seçim sürecinde de insanlar ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafta; durumu milli mücadele haline getiren sorumlu vatandaşlar, diğer tarafta ise; her şeye muhalefet olup oy kullanmayan sorumsuz vatandaşlar. Bugün, siyaset bağımlıları yada partisi için seçimi fanatizmleştiren insanlara değil; kararsız seçmenler için karalayacağım yazımı.
Siyasetle hiç bir ilgisi olmayan ve taraf tutmayan kişilerin, bu dönemde yaşadığı duyguları anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Hem futbol maçı izleyeceksin, hem 'YAN'sız olacaksın. Hem oy vermeyeceksin, hem şikayetçi olacaksın. Yönetimi beğenmez, dış politikayı beğenmez, yolu beğenmez, suyu beğenmez, muhalefeti beğenmez, adayları beğenmez, ama iş oy vermeye gelince ''Benim görüşüme yakın hiç bir parti yok.''
-Neden senin görüşüne uygun parti yok arkadaşım? Sen uzayda mı yaşıyorsun? Sen Türk vatandaşı değil misin? Türk olmayanlar bile; mağlup olmamak için kılıç çekmiyor mu miting meydanlarında? ''Ben oy kullanmıyorum'' demek havalı olabilir ama; bir tercih olamaz! Vatandaşlık görevini yerine getirmeyip oy kullanmayanların, şikayet etme hakları da olamaz.
Vatan elden gittiğinde, ülke bölündüğünde; ''keşke MHP'ye oy verseydim'' demeyecek misin?
PKK hortladığında, tesettürlü bacın okulda zorla başını açtığında; ''keşke AKP'ye oy verseydim'' demeyecek misin?
Mahalle baskısı başladığında, Mustafa Kemal'in heykelleri yıkıldığında; ''keşke CHP'ye oy verseydim'' demeyecek misin? Bunlar afaki örnekler ama sen bilirsin...
27 Mayıs darbesinde idam edilen siyaset adamı Adnan Menderes'in kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
40 yıllık dava adamı Necmettin Erbakan'ın kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
Karaoğlan Efsanesi olarak tarihe geçen Bülent Ecevit'in kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
Görevi başında hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
Mitinge giderken helikopter kazasında hayatını kaybeden siyasetçi Muhsin Yazıcıoğlu'nun kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
En önemlisi de; milletine seçme ve seçilme hakkını getiren, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmak istiyorsan; oy kullanma.
Kraldan çok kralcı olma. Bu vatan bizim ve hepimizin söz hakkı var. Yarın pişman olmamak için sen de kullan oyunu. İster dombra çalanlara ver, istersen milletçe alkışlayanlara. İster milli duygularla kullan oyunu, istersen etnik kimliğinle. Ama 2 Kasım günü geldiğinde için rahat olsun, ''Her şeye rağmen vatandaşlık görevimi yaptım'' de. Yazımın başında bahsettiğim 'Seçimi milli mücade haline getiren sorumlu vatandaş'lardan ol.
Bu yazı azda olsa değiştirdiyse düşüncelerini, vazgeçme. Gelmiş geçmiş tüm seçimlerin, en önemlisinin bu olduğunu unutma. Araştır, oku, izle ve partini seç. Sonra bayram sabahına uyanır gibi kalk 1 Kasım sabahı. En güzel kıyafetlerini giy, seçmen kağıdınla kimliğini de yanına almayı unutma. Ardından insanlık görevini yap, vatandaşlık görevini yap. O kadar basit değil Türk vatandaşı olmak, sorumluluğunu yerine getir. Getir ki; vicdanın rahat olsun...
ekim 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder