19 Ekim 2015 Pazartesi

BİLEMEDİM

Yalova'da neler oluyor? Burası Yalova mı? Yalova nereye gidiyor? Nasılsın Yalovalı?
Kafamızda o kadar çok soru birikti ki. Hangisini konuşmalı, en önemli yanıt hangisinden alınmalı, inanın bende bilemedim...
Bilgisayarın başına oturup düşünüyorum... Hangi problem daha büyük? Sizler ne üzerine bir yazı okumak istersiniz? 
Empati kuramıyorum...
Neyse günün konusu Yalova'da ki çöp sorunu olsun. Bir bakıyoruz Yalova cennet gibi pırıl pırıl, bir bakıyoruz konteynırlardan taşan çöpler yol olmuş İzmit'e akıyor. 
Yok, vazgeçtim midenizi bulandırmayalım, çöp görüntüsü yeteri kadar bıktırdı hepinizi.
O halde CHP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde uğradığı hezimeti tartışalım, sonuçta bir önceki yazım bunun üzerineydi. 
Ama hayır, siyaset tartışmak dostlukları yeteri kadar bozdu diyorsunuz.
Peki... 
Yalova'yı istila eden Suriyeli'leri konuşalım.
Mülteci kamplarını terk edip dilenenleri değil; baya baya Yalovalı olmuş, Bahçelievler Mahallesinde kendinizi yabancı gibi hissetmenize vesile olan Suriyeli'leri...
Fakat onlar hakkında da söylenen rivayetler netleşmediği için, konunun derinliğine giremiyorum.
O halde sırra kadem basıp ikide bir ortadan kaybolan Vefa Başkanı mı konuşsak? Sadece nikah kıyarken görülen, onun yerine tüm işleri Halit Güleç'in yürüttüğü, 1 haziran seçimlerini yana yakıla kazanmak isteyen Vefa Salman'dan bahsediyorum evet.
Ama o da ortalıkta yok ki, nötr kalıveriyorum bir anda...
Neyse...
Günün konusunu buldum sonunda...
21. yüzyılda yaşadığımız 24 saatlik su kesintisini konuşalım. Hem konuyu isteyen Vefa Salman'a bağlar isteyen hükumete. Biraz ortalığı karıştırırız. 
Ama yok.. Birazdan 24 saat dolacak, vanalar yeniden açılacak ve yazımın değeri kalmayacak.
O halde minnacık Yalova'da yaşanan trafik çilesini yazalım. Park yasağına uymayan vatandaşları taşlayalım. Dörtyol'daki trafik sonunu çözecek ihaleyi iptal eden devleti kınayalım.
Ama oda artık pirim yapmıyor değil mi? Alıştık... 
Maazallah trafik sorunu çözülürse sudan çıkmış balık gibi sersemleriz.
En iyisi yıl dönümü de gelmişken 17 Ağustos depremini konuşalım. Pire gibi artan yapılaşmanın ne kadar yolunda gittiğini tartışalım.
Yada hayır, onu da bizim yerimize deprem mühendisleri yeteri kadar irdeliyor. 
Yaralarımıza tuz basmayalım..
Dün ki muhteşem Duman Konseri'ni mi konuşsak...
Kartal sokaktaki iki yöne de girilmez tabelasına mı gülsek...
''Rabia''yı anıp dua mı etsek...
Yalova'da ki turist sayının yeterli olup olmadığını mı incelesek...
Yeni Başbakanın kim olacağına dair anket mi yapsak...
Bunaltan hava sıcaklıklarını mı yazsak...
Bilemedim...
En iyisi gündem değişene kadar bekleyelim...
ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GÜLHASAN

Yıllardır 'geçici koruma' statüsü ile vatanımızda misafir ettiğimiz mülteciler yüzünden; Türk halkı 2'ye bölünmüş durumda. Bir ...