Başlığa aldanıp bu yazıyı okumaya başladıysan şimdiden bırakabilirsin.
Bu yazı parasını bedeniyle kazanan bayanların yazısı değil. Zaten Yalova'da ki Dörtyolda öyle işlerin dönmediğini en az benim kadar iyi biliyorsun...
Şuan ne yapıyorsun? Evde kanepeye uzanmış bir halde misin, yoksa iş yerinde kahveni yudumlarken mi bu satırlara gözün ilişti bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ki; her gün dört yolda gördüğüm kadınlar ya senin komşun, ya arkadaşın, ya da onların ta kendisisin...
Yer Dörtyol, mekan üst geçidin altı, saat 07:30... Durakta kalabalık bir erkek gurubu fabrika servislerini bekliyor. Aralarında çok az kadın var. Büyük bir ihtimal uykularını alamamışlar, yüzleri şiş ve evden aceleyle çıktıkları için birazda bakımsızlar. Kırklı yaşlarında olan bu ablalar muhtemelen ya yemekhanede çalışıyor, ya da hizmetli. Çünkü vasıflı bayanlar çoktan o kalabalığın önünden özel arabalarıyla geçti. Ne ara kalkıpta dünyanın makyajını yaptılar bilmiyorum ama, her zaman ben mevki sahibiyim diye bağırıyor öz güvenleri. Oysa ister limuzinle gitsinler işe ister servisle, aynı ekmek teknesinin yolcusu bu kadınlar. Akşam aynı diziyi izleseler de; hep bir unvan savaşı, bitmek bilmeyen bir sidik yarışı...
Yer Dörtyol, mekan üstgeçit, saat 08:30... Bursa yolunda trafik yavaş yavaş artarken, araba gürültülerine topuklu ayakkabı sesleri eşlik ediyor. Egzoz dumanlarına da mis gibi parfüm kokuları karışıyor. Baş rolde gene kadınlar var. Kimi işe gitmek için koşturuyor, kimi de kaçırdığı otobüsü yukarıdan izliyor. Grup halinde yürüyenler ise; facebookda can ciğer göründükleri arkadaşlarının dedikodularını yapıyorlar...
Yer Dörtyol, mekan Migros'un önü, saat 12:00... Kadınların yarısı için hayat sabah saatlerinde başlarken, diğer yarısı içinde öğlen başlar. Markete alışverişe çıkanlar, okuldan çocuğunu almış eve dönen ablalar, süslenip eltisine giden hanımlar... Hastane minibüsü bekleyen teyzeler, vardiyadan dönen tekstilciler, ergenlik çağında hayatından bezmiş gençler...
Yer Dörtyol, mekan toplu taşıma aracı, saat 17:30... Tahmin ettiğiniz gibi minibüsler işten dönen insanlarla dolu ve kalabalık. Oturmak için boş yer bulan kadınların ellerinde; ya alışveriş poşetleri var, ya da son model telefon... Durakta minibüs yavaşlıyor. Kendilerine ''Teyze'' denilmesinden hoşlanmayacak tipteki 2 süslü kadın, ağır adımlarla minibüse biniyor. Oturacak yer bakınırken aynı zamanda günün dedikodusu yapılıyor. Belli ki altın gününden dönüyorlar. Onlar gözleriyle kalkmaları için gençleri taciz ederken, gençler de şöyle fısıldaşıyor ''biz 10 saat ayakta çalışmış eve dönelim, onlar gezmeden dönerken oturacak yer baksınlar.''
Yer Dörtyol, mekan Fidanlar Cami, saat 18:30... Cemaat yatsı namazını kılarken, dilenmek için kendine yer hazırlayan bir abla, hem cinsinin bağırmasıyla irkiliyor; ''mendil sat dileneceğine mendil.'' Bir kaç saniyelik tereddütten sonra kadın kalkıp gidiyor, karanlığa karışıyor...
Yer Dörtyol, mekan üst geçidin altı, saat 23:30... Mevsimlerden kış ve saatlerden gece yarısıysa; hayat durur Yalova'da. Bırak dört yol kadınlarını görmeyi, çok az araç geçer bu zamanda. Sessizliğe sarılıp uyur insanlar. Yarın yeni bir gün ve sahne de yine olacak bizim kadınlar...
Şuan ne yapıyorsun? Evde kanepeye uzanmış bir halde misin, yoksa iş yerinde kahveni yudumlarken mi bu satırlara gözün ilişti bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ki; her gün dört yolda gördüğüm kadınlar ya senin komşun, ya arkadaşın, ya da onların ta kendisisin...
Yer Dörtyol, mekan üst geçidin altı, saat 07:30... Durakta kalabalık bir erkek gurubu fabrika servislerini bekliyor. Aralarında çok az kadın var. Büyük bir ihtimal uykularını alamamışlar, yüzleri şiş ve evden aceleyle çıktıkları için birazda bakımsızlar. Kırklı yaşlarında olan bu ablalar muhtemelen ya yemekhanede çalışıyor, ya da hizmetli. Çünkü vasıflı bayanlar çoktan o kalabalığın önünden özel arabalarıyla geçti. Ne ara kalkıpta dünyanın makyajını yaptılar bilmiyorum ama, her zaman ben mevki sahibiyim diye bağırıyor öz güvenleri. Oysa ister limuzinle gitsinler işe ister servisle, aynı ekmek teknesinin yolcusu bu kadınlar. Akşam aynı diziyi izleseler de; hep bir unvan savaşı, bitmek bilmeyen bir sidik yarışı...
Yer Dörtyol, mekan üstgeçit, saat 08:30... Bursa yolunda trafik yavaş yavaş artarken, araba gürültülerine topuklu ayakkabı sesleri eşlik ediyor. Egzoz dumanlarına da mis gibi parfüm kokuları karışıyor. Baş rolde gene kadınlar var. Kimi işe gitmek için koşturuyor, kimi de kaçırdığı otobüsü yukarıdan izliyor. Grup halinde yürüyenler ise; facebookda can ciğer göründükleri arkadaşlarının dedikodularını yapıyorlar...
Yer Dörtyol, mekan Migros'un önü, saat 12:00... Kadınların yarısı için hayat sabah saatlerinde başlarken, diğer yarısı içinde öğlen başlar. Markete alışverişe çıkanlar, okuldan çocuğunu almış eve dönen ablalar, süslenip eltisine giden hanımlar... Hastane minibüsü bekleyen teyzeler, vardiyadan dönen tekstilciler, ergenlik çağında hayatından bezmiş gençler...
Yer Dörtyol, mekan toplu taşıma aracı, saat 17:30... Tahmin ettiğiniz gibi minibüsler işten dönen insanlarla dolu ve kalabalık. Oturmak için boş yer bulan kadınların ellerinde; ya alışveriş poşetleri var, ya da son model telefon... Durakta minibüs yavaşlıyor. Kendilerine ''Teyze'' denilmesinden hoşlanmayacak tipteki 2 süslü kadın, ağır adımlarla minibüse biniyor. Oturacak yer bakınırken aynı zamanda günün dedikodusu yapılıyor. Belli ki altın gününden dönüyorlar. Onlar gözleriyle kalkmaları için gençleri taciz ederken, gençler de şöyle fısıldaşıyor ''biz 10 saat ayakta çalışmış eve dönelim, onlar gezmeden dönerken oturacak yer baksınlar.''
Yer Dörtyol, mekan Fidanlar Cami, saat 18:30... Cemaat yatsı namazını kılarken, dilenmek için kendine yer hazırlayan bir abla, hem cinsinin bağırmasıyla irkiliyor; ''mendil sat dileneceğine mendil.'' Bir kaç saniyelik tereddütten sonra kadın kalkıp gidiyor, karanlığa karışıyor...
Yer Dörtyol, mekan üst geçidin altı, saat 23:30... Mevsimlerden kış ve saatlerden gece yarısıysa; hayat durur Yalova'da. Bırak dört yol kadınlarını görmeyi, çok az araç geçer bu zamanda. Sessizliğe sarılıp uyur insanlar. Yarın yeni bir gün ve sahne de yine olacak bizim kadınlar...
Kasım 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder