Marmara'nın incisi Yalova, son yıllarda o kadar büyüdü ve öylesine kalabalıklaştı ki mahalle gibi herkesle selamlaştığımız yollar, yabancı suretlerle doldu. Yabancıdan kastettiğim sadece Suriyeliler değil; emeklilik sebebiyle Yalova'ya yerleşen teyzeler, okumak için bumerang üçgenini (İstanbul, İzmit, Bursa) tercih eden öğrenciler ve tayin yüzünden Yalova'ya tıkılmak zorunda kalan abiler.
Küçük bir azınlık halinden memnun. Şirin bir sahil kasabasını andırıyor Yalova onlara. Ama çok geçmeden birazdan yazacağım şikayetleri onlardan da duyacağız. Çünkü büyük bir çoğunluk Yalova'ya alışamamış. ''Yalova çok küçük, Yalova çok sıkıcı, Yalova'yı sevmiyorum, Yalova'da yaşlanamam, Yalova beni boğuyor'' tarzı yakınmaları bir çok yabancıdan duyuyorum. ''Bizde sizin meraklınız değiliz ama beraber yaşamak zorundayız'' diyerek bu yazıyı; Yalova'yı tanımayanlara ithaf ediyorum.
Bazı rivayetlere göre; balçık bir toprağa sahip olduğu gerekçesiyle Yalakova denilen ilimizin ismi, asimile olarak Yalova adını almıştır. Bazı tarihçilere göre de Yalova kelimesinin oluşumu; deniz kıyısında bulunan evlere ''yalı'' denilmesinden (Yalıova) kaynaklanmaktadır.
Yüz ölçümü itibariyle Türkiye'nin en küçük şehri olan Yalova, il olmadan önce İstanbul'a bağlı bir ilçeydi. 1994 yerel seçimlerinde, adayına destek vermek için Yalova'ya gelen dönemin Başbakanı Tansu Çiller; Yalova'yı Türkiye'nin 77. ili tayin etmişti.
Yalova ismini hayatında hiç duymamış ve haritada yerini bilmeyen insanlar ise; bizim varlığımızı 17 Ağustos 1999 depreminde duydu. Merkez üssü Gölcük olan 1999 depremi Yalova'da yaşayanlar için bir milattı. Milat diyorum çünkü; her sohbetimiz ''depremden önce ya da depremden sonra'' diyerek başlar. Dile kolay, sayısı hala net olarak kayıtlara geçmeyen binlerce can, yani binlerce akraba ve binlerce arkadaş bu depremde kaybedildi. Bu haberle de Yalova'nın haritadaki yeri Türkiye'de öğrenilmiş oldu.
Yalova'nın yabancıları için kaleme aldığım bu yazıda; sıra magazin turunda... Yalova sadece Türkiye'nin en küçük ili olması, deprem atlatması yada siyasi çalışmalarıyla değil, büyüttüğü ünlü isimlerle de anılıyor. Bu ünlü isimlerin başında Milli Basketbolcularımız İbrahim Kutluay ve Mehmet Okur geliyor. Rock şarkıcısı Şebnem Ferah ve pop şarkıcısı İzel de Yalovalı ünlülerden. Oyuncu Berrak Tüzünataç ve Arda Kural'dan sonra, Milletvekilimiz Muharrem İnce'yi de yazmadan geçemeyeceğim.
Yalova'da yaşasın ya da yaşamasın, insanların en çok merak ettiği sorunun cevabını vererek, yazımı noktalayacağım.
Umursamazlık durumunda kullanılan ''Kim takar Yalova Kaymakamını'' sözü nereden çıktı?
"Bir gün Yalova’ya genç, yeni mezun bir kaymakam atanmış. İlk kez göreve başlayacak olan Kaymakam, İstanbul’dan vapura binerek Yalova’ya hareket etmiş. Yalova’ya geldiğinde iskelenin tıklım tıklım insanlarla dolu olduğunu görmüş. Güverteye çıkmış, etrafa gülümseyerek bakıyormuş. Yanından geçen bir boyacıya usulca sormuş:
-''Bu kalabalık Yalova Kaymakamını bekliyor değil mi?''
Boyacı, gülmüş:
-''Kim takar Yalova Kaymakamını ağabey. Halk Gazi Paşa’yı bekliyor'' demiş.
Meğer, o gün Yalova’ya Gazi Mustafa Kemal Atatürk geliyormuş, kalabalık da O'nu karşılamak için toplanmış."
şubat 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder